BURUK

Uzun uzun anlatmak da vardı aslında. Ama var gücüyle savaşan kelimeler yorgun. Rüzgarlar göz pınarlarımda buz, çayı buruk içiyorum. Akşam vakitleri karşı duvara vuran günün son ışıklarına bakıp hayale dalmıyorum. Günün son ışıklarının farkına bile varmıyorum artık. Başımı yağmurun ıslattığı camlara dayayıp gözyaşlarımı camdan sızan damlalara katmıyorum. Ay ışığını odama doldurabilmek, o mavi aydınlığa gömülmek için perdelerimi sonuna kadar açmıyorum. Gecede dolunay mı varmış, ay denize mi düşmüş bu gece bilmiyorum. Saçlarımı rüzgara salıp uçurmayı ne çok severdim, şimdi hep bağlı. Rüzgar bir telini ödünç alır diye mi bu burukluk ?...
FULİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Eğer yazıyı beğendiyseniz yorum yapmayı unutmayın :)